GÖZLER ERGENEKON DAVASINDA
Uzun süreden beri kamuoyunun gündeminde olan Ergenekon Davası bugün Silivri Cezaevi’nde görülmeye başlanıyor. Bir süreden beri Ergenekon çetesinin faaliyetlerinden mağdur olan bir çok kesim davaya müdahil olmak için başvuruyor. Müdahillik talebinde bulunanlara Türkiye’nin bir çok ilinden avukatlar da dahil oldu. 200’ü aşkın avukat yayınladıkları bir deklarasyonla davaya müdahil olduklarını ilan etti. “İddianamenin egemenler arası çatışmanın sınırlarında kalan yargısıyla değil, kontrgerillanın bütün suçlarıyla yargılanması ve sorumluların cezalandırılması için Ergenekon yargılamasına müdahiliz” denilen deklarasyonda tüm mağdurlara müdahillik, demokratik kurum ve kişilere birlikte mücadele çağrısı yapıldı. Avukatlar, davaya ilişkin görüşlerini ve neden müdahil olduklarını anlattılar.
Bektaş: Soruşturma derinleştirilmeli
Müdahillik talebinde bulunan avukatlardan Meral Danış Bektaş, “Bu dava Şemdinli ve Susurluk’tan sonra Türkiye’de açılan en önemli dava niteliğindedir” diye konuştu. Ergenekon davasının sınırlı bir dönemi kapsadığını belirten Bektaş, “iddianamede 1999 öncesine gidilmemesi ve bölge sınırlaması yapılması nedeniyle davanın maddi gerçekleri, karanlık cinayetleri ve insan hakları ihlallerini ortaya çıkarmak konusunda yeterli olmayacağını düşünüyorum” dedi. Soruşturmanın ve kovuşturmanın derinleştirilmesi gerektiğini belirten Bektaş, “bütün suç bağlantılarının ortaya çıkarılmasını, bölgede yaşanan hak ihlalleri, köy boşaltmaları, faili meçhul cinayetler, yargısız infazlar ve işkence benzeri bütün hak ihlallerinin ortaya çıkarılması için bir irade gösterilmesi gerektiğini” söyledi.
Doğan: Tüm yönleriyle açığa çıkartılmalı
Hrant Dink davası müdahil avukatlarından Erdal Doğan da, “Ergenekon davasının ilk duruşmasına katılamayacak olmama rağmen, müdahil olunması girişimine ve çabalarına bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak hem gönülden hem de avukat olarak destek verilmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi. “Davada gladyo yapılanmasının sorumlularının ve üyelerinin tüm yönleriyle ortaya çıkarılması, mevcut hukuk karşısında cezalandırılması geleceğimiz için önemlidir” diyen Doğan, bu davaya çeşitli kaygılarla dahil edilmeyen diğer üye ve sorumlularında açığa çıkartılıp davaya dahil edilmesi gerektiğini ifade etti.
Sürek: Üstünün örtülmemesi için müdahiliz
Avukat Kamil Tekin Sürek ise, “Bizlerin müdahil olduğu Hrant Dink cinayeti, Akın Birdal suikastı, Mehmet Sincar ve Savaş Buldan cinayetleri gibi bazı davalar bu iddianamede geçtiği için talebimizin kabul edilmesi gerekiyor” dedi. Davaya katılmakta ki amaçlarının bu davanın da Şemdinli ve Susurluk davaları gibi işin detayına inilmeden, yüzeysel bir şekilde kapatılacağı kaygısı olduğunu ifade eden Sürek, “amacımız bu çetenin faaliyetlerinin sadece münferit olaylarla sınırlı olmadığı, devletle iç içe geçtiği, devletin bir çok elemanının bu işin içinde olduğu düşüncesinden yola çıkarak iddianamede yeterince derinleştirilmeyen konuların üzerine gitmek, bütün gerçeklerin açığa çıkarılmasını sağlamaktır” diye konuştu.
“Daha önce de Susurluk olayında bir örgütlenme ortaya çıkmıştı. Fakat yapılan yargılamada derine, detaya inilmeyerek 3-5 kişiyi cezalandırmayla sona erdi. Bu davanın da böyle olmasını istemiyoruz” diyen Sürek, Ergenekon çetesinin son 20 yıllık faaliyetinin Kürt meselesi üzerinde yoğunlaştığını bu açıdan bu çetenin çökertilmesinin Kürt sorununun demokratik halkçı çözümü içinde önemli olduğunu vurguladı. Sürek, “bir kısmı ortaya çıkan gerçeklerin tamamıyla ortaya çıkarılması örgütün tüm yöneticilerinin ve elemanlarının cezalandırılması için bütün demokrasi güçleri bu davanın takipçisi olmalıdır” dedi.
Bayraktar: Kabul edilirsek, birçok kanıtımız olacak
Bu davadaki müdahillik hukuksal anlamda şekli bir müdahillik olmadığını söyleyen Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Kazım Bayraktar “bizler demokratik kitle örgütleri olarak bu davaya politik anlamda müdahiliz” dedi. Duruşma salonuyla sınırlı kalan yada onu hedefleyen bir müdahillik yapmayacaklarını belirten Bayraktar, bu davanın Hükümet tarafından tarihsel önemi olan, demokratikleşme adına atılmış bir adım olarak lanse edilen bir operasyonun ardından açıldığını fakat bunun bir aldatmaca olduğunu ifade etti. İlk Ergenekon operasyonundan bugüne kadar geçen süreçte Türkiye’nin bırakalım demokratikleşmeyi daha da geriye doğru gittiğini belirten Bayraktar,. “bu süreçte cezaevlerinde, emniyette işkence daha da arttı, yeni cinayetler işlendi, polis ve asker tarafından yeni baskı yasaları istendi” dedi.
Davanın egemen güç odakları arasındaki çatışma ve mutabakatın bir ürünü olarak ortaya çıktığını belirten Bayraktar, “Bu nedenle de bu davada bugüne kadar kontrgerillanın işlediği halka karşı işlemiş olduğu suçların hesabı sorulmayacaktır. Ama bu davanın iddianamesinde son 50-60 yıllık kontrgerilla eylemleri saklı” dedi. İddianamede olayın sadece AKP’ye karşı bir darbe girişimi, Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesi’nin bombalanmasıyla sınırlandırıldığını ifade eden Bayraktar, “Oysa bu davanın birinci sanığından başlayarak, hepsi özellikle ‘80’li ve ‘90’lı yıllardaki bir çok provokasyon, işkence, cinayet, adam kaçırma, mafyatik eylemlerden sorumludur” dedi. Gerçek suçluların nerede olduğunu göstermek amacıyla bu davaya müdahil olmak istediklerini belirten Bayraktar, “Ve kabul edilirsek bu davada sunabileceğimiz bir çok kanıtımız olacak” dedi.
